19 Temmuz 2014 Cumartesi


TÜKETİM PARADOKSU

          Tüketiciler, tüketim talepleri olmadığı zamanlarda da tüketimde bulunabilirler. Otonom tüketim ihtiyaçları giderilmiş (su ve yemek gibi) bir birey düşünelim. Bu bireyin aklında herhangi bir tüketim harcaması da bulunmamaktadır. Bu birey bir alışveriş merkezine sadece gezmek,zaman geçirmek için girdiği zaman oradaki mağazalara bakarken kendisinde daha önceden olmamasına rağmen bir tüketim güdüsü oluşabilir. Hatta ihtiyacı olmadığı halde gördüğü urunu satın alabilir. İşte bu durum bir paradoksu beraberinde getirir. Tüketim güdüsüyle hareket etmeden tüketimde bulunmak tüketimi açıklayan kavramlara ters bir durum oluşturur. Tüketim fonksiyonlarında bu duruma değinilmemiştir. Zira bu durum tüketim fonksiyonları yazılırken içinde bulunulan zamana göre çok daha yeni ve günümüz tüketim toplumuna has sonradan oluşmuş bir tüketim aksiyonudur.

              Tüketicilerde ihtiyaçları olmadığı halde tüketim güdüsü oluşturmak için çeşitli yöntemler mevcuttur Ekonomi biliminde hep bahsedilen rasyonel bireyler bile bu yöntemlere aldanabilmektedirler. Örneğin bir evde klavyesi olan bir birey sırf %15 indirimli etiketini gördüğü için bu klavyeyi satın almak zorunda olduğunu hissetmektedir. Bu tüketicinin düşüncesi şudur; "evdeki mevcut klavyem bozulursa bunu kullanırım ve %15 daha az öderim". Burada ilk olarak yapılan hata aynı klavyenin yada muadillerinin fiyatını araştırmamış olmaktadır. Belki de o klavyeyi satan yer fiyat etiketini arttırmış ve %15 düşünce fiyat ilk haline dönmüştür veya diğer mağazalarda daha da ucuza bulma imkanı vardır. Tüketici evdeki klavyesinin bozulabileceği ihtimaline karşın bu klavyeyi satın almıştır, peki neden evdeki klavyenin bozulmayacağı düşüncesiyle bu satın alma işleminden vazgeçememiştir? Çünkü %15 indirim tüketicinin aklını çelmiştir. Genellikle de, bu bahse konu tüketici yeni aldığı klavyeyi mevcut klavyesi bozulmadan kullanmaya başlamakta, eski klavyeyi ise evde bir yere kaldırmakta ve o klavyenin atıl kalmasına neden olurken hiçbir tüketim güdüsü bulunmamasına rağmen klavyeye ödediği miktar kadar parasından da mahrum kalmış olmaktadır. Tüketici o klavyenin satıldığı alışveriş merkezine girmeseydi ve bu %15 ilanı görmeseydi bahse konu klavyeyi kesinlikle satın almamış olacaktı. Buradan tüketicilerin çıkartması gereken bir takım dersler mevcuttur.  

           Tüketicimiz, sadece klavyeye ödediği tutarı düşünmek le diğer bir yanlışı da beraberinde yapmaktadır. Burada var olan şey ise; "alternatif maliyettir". Tüketici ihtiyacı olmadığı halde satın aldığı klavyeye ödediği paradan mahrum kalmıştır ve bu para ile faydasını daha fazla arttırabilecek bir tüketim aksiyonundan da mahrum kalmış olmaktadır. Burada klavye örneği spesifik ve görece daha düşük maliyetli bir örnektir. Otonom tüketim malları hariç piyasadaki hemen hemen tüm mallar ile ilgili bu örnek genişletilebilir.

            Tüketiciler gelirleri doğrultusunda tüketimde bulunmalıdırlar. İhtiyaçları olmadığı halde, tüketim güdülerini uyandıran uygulamalara karşı koymalıdırlar. Böylece bu harcamaları yapmayarak saklamış oldukları paralar ile tasarrufa başlama veya daha fazla tasarruf yapma imkanına erişmiş olacaklardır. Bu tasarruflar finansal piyasalar kanalize edilerek yatırımlar arttırılabilecek ve sonuç olarak ekonomik gelişme kaydedilecektir. Bir toplumdaki tüm bireylerin bu görüşte olduğu düşünüldüğünde toplam yatırımlar daha fazla artacaktır.             
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder